Vergi Borçlarında Taşkın Haciz Uygulaması

6183 sayılı kanunun 62. maddesi hükümlerine göre uygulanan hacizler, e-hacizler, üçüncü şahıslar nezdindeki mal, alacak ve menkul mal hacizleri mükellefleri adeta canından bezdirmektedir.

Örneğin, kamu gücü ile uygulanan orantısız ve aşırı, ölçüsüz vergi hacizleri mükellefleri adeta kilitlemektedir.

6183 sayılı yasa Md. 54/2

Bir örnek vermek gerekirse; mükellefin 50.000,00 TL borcu için Türkiye çapında bütün menkul ve gayrimenkullerine haciz uygulanması mükellefi kilitlemekte ve mağdur etmektedir.

Oysaki vergi hacizlerinin taşkın ve ölçüsüz uygulanmaması gerekecektir.

Konuyla ilgili 6183 sayılı kanunun 54. Maddesinin 2. Bendinde; “amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek, paraya çevrilmesi” gerekmektedir.

Buradan hareketle yukarıdaki örnekte yer alan 50.000,00 TL’lik bir amme alacağı için mükellefin bir adet otomobili ve ayrıca 4 adet gayrimenkul için haciz uygulanması hukuka uyarlı olamaz. Danıştay 3. Daire. Kararı, 11.11.2013 gün ve E:2011/1156-K:2013/4785 sayılı karar.

Bir başka orantısız ve taşkın vergi haczi ise şu şekilde uygulanmaktadır.

Mükellefin vergi borcunun 100.000,00 TL olduğunu varsayalım.

Bu mükellefin Türkiye çapındaki 9 adet 200.000 TL değerinde sahibi olduğu gayrimenkullere haciz konulmuştur.

Burada da görüldüğü üzere orantısız ve taşkın vergi haczi söz konusudur.

Vergi hacizlerin çözülmesi sırasında da birçok problem yaşanmaktadır.

Örneğin, (A) vergi dairesine olan vergi borcunun ödenerek haczin çözümlenmesi talep edildiği takdirde, Türkiye çapında diğer vergi dairelerinde de borcun bulunup bulunmadığı araştırılmakta ve buna göre (A) vergi dairesindeki gayrimenkul haczi ancak kaldırılabilmektedir.

Aynı uygulamalar e-haciz kaldırılmasında da yürütülmektedir. Özellikle, taşkın ve borcun çok çok üzerindeki gayrimenkullere haciz konulması mükellefleri maddi ve manevi yönden mağdur etmektedir.

Mükelleflerin kredi itibarını zedelemektedir.

Danıştay 3. Daire kararı, 28.6.2000 gün ve E:1999/2680-K:2000/2494 sayılı karar.

Ayrıca, mükelleflerin iş yapmak, yatırım yapabilmek için finans kesiminden kredi talebi yönündeki tercihlerini olumsuz etkileyerek mükelleflerin piyasadaki itibarını zedeleyici etkide bulunabilmektedir.

Ödeme süresi içinde ödenmeyen amme alacaklarının tahsili amacıyla amme borçlusunun mal, hak ve alacaklarından borca yetecek kadar olanlarının tahsil dairesince haczedilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, vergi dairesince amme alacaklarının takibinde, 6183 sayılı Kanunun 62. Maddesinin son fıkrası gereğince, Devletin ve borçluların hak ve menfaatlerinin korunması gerektiği tabiidir.

Vergi dairelerince yapılacak haciz işlemlerinde, borçlunun borca yetecek miktardaki mallarına haciz konulması, taşkın haciz veya bu izlenimi doğuracak işlemlerin kesinlikle yapılmaması taşkın hacze sebebiyet verildiğinin tespiti halinde, fazlaya dair haczin ivedilikle kaldırılması gerekmektedir.”

Sosyal Medya’da Paylaş

Menü